Üretim Sözü Enflasyon İçin Sihirli Reçete Midir?  

Enflasyonun nedenleri için ekonomistler arasında birçok görüş vardır.

Örneğin enflasyon için parasal bir olgu denebilir. Piyasada para hacmi genişlerse enflasyon olur. Para basımı enflasyonu tetikler.

    • Ancak bazen para basımı da gerekir. Örneğin Covid salgını sırasında zorunlu nedenlerle tüm dünyada para basıldı. Ancak ABD’nin para basması ile bizim basmamız birbirine benzemiyor. Ama yapılması gerekebilir.
  • Bir başka neden maliyet enflasyonudur ki bizdeki duruma çok da uyduğu söylenebilir. Maliyetler artarsa (ÜFE diye okuyun) nihai tüketici fiyatı da (TÜFE diye okuyun) artar denir. Aslında doğru. Ancak nihai tüketici için alım değeri/fiyat arttığı halde üretici fiyatı artmayıp (daha doğrusu ne kadar artsa da) üreticinin zarar etmesi de söz konusudur. (Çok net basit bir örnek, süt  üreticisi için çiğ süt alım fiyatı artarken, üreticinin zarar etmeye devam edip ama tüketicinin çok daha pahalı ürüne ulaşımı.)
    • Yani soru kimin hangi maliyeti şeklinde daha fazla anlam kazanır.
  • Bir malın arzı düşerse fiyatı artar.
    • Bu da doğru. Örneğin olağanüstü iklim durumları, savaşlar vb vb malın arzını düşürebilir. Hatta kasıtlı olarak arz düşürülebilir.

Peki ama nihayette enflasyonun sürekli ve yüksek yaşanmasının nedenleri olarak bu ve benzeri sayılabilecek olgular yeterli midir? Veya soru şu şekilde de sorulabilir. Az gelişmiş ve/veya gelişmekte olan ülkelerde enflasyon süreci sadece teorik -tabi ki doğru teoriler- olarak bu ve benzeri nedenler ile açıklanabilir mi?

Bence bu nedenlerin tamamı doğru ama genelde gelişmekte ve/veya az gelişmiş ülkelerin durumunu açıklamakta yetersizdir. Ancak eğer nedenleri bu şekilde sınırlarsanız -yani temel nedenlere inmek yerine parasal ve/veya olağanüstü durumları neden kabul ederseniz -önlemlerinizde parasal/güncel operasyonlardır. Örneğin faizi – + değiştir, kur politikaları, açık piyasa işlemleri, merkez bankalarının bankacılık operasyonları -munzam karşılık yükseltilmesi-, farklı tahvil/bono ihraçları, pazarın denetlenmesi/ceza uygulamaları vb vb. Bu sefer önlem diye yaptıklarınız da bir başka nedene dönüşmeye başlarlar. Ancak bu tanımlamada siyasetin tercihidir. Sorun basit ise çözümü de basittir. Karmaşık konularla uğraşmaya gerek yoktur. Sayın Okurlar, yapısal bir durum güncel önlemlerle ve/veya üretim diyerek ve hatta cidden üretime soyunarak çözülemez bana göre. Ve bu nedenle siyasetin iktidar veya muhalefet benim için farketmez, 6, 12, 24 ay gibi bir sürede enflasyonu tek hanelere indireceğiz saptamaları anlamsızdır yine bana göre. Çünkü herhangi bir piyasa önlemi ve/veya önlemleri ile -yukarda biraz değindim- ve/veya seçim yapılması ile enflasyon puansal olarak düşebilir ve hatta gerçekten tek haneye inebilir. (Bu arada tekrar anımsatmak isterim ki 9,99 da tek hanedir ekonomi biliminde, 1,00 da. Ve yineliyorum bizim hedefimiz, gelişmiş ülkelerde sorundur) Ancak bu yine bir dalgalanmadır ve temel yapı değişmeden yeniden son derece kısa bir sürede tekrar herhangi bir nedenle yükselişe geçer.

“Kendi içinde çelişki içindesin, sorun yapısal diyorsun ve üretim kavramına neredeyse biraz alaycı yaklaşıyorsun” dediğinizi duyar gibiyim.

İşte Sayın Okurlar, şimdi döndük ilk yazının -ÜRETMEK ÇÖZÜM MÜ?- orta bölümüne. Üretim kelimesi ve önermesi sihirli değnek değildir. Üretimin niteliğinin, hedef kitlesinin, sürecinin, miktarının, maliyetinin, karlılığının ne olacağı/olması gerektiği saptanmadan fiziksel üretimin -her ne veya neler üretiyorsanız, üretmek istiyorsanız- bana göre hiçbir anlamı ve etkisi  yoktur. Ayrıca hizmet sektörü/üretimi için de bu kavramlar geçerlidir. Örneğin 5 yıldızlık tesislere tur satmak da, doğa turizmi de sonuçta turizm eylemidir.

Sayın Okurlar, meramımı anlatmaya üç yazı bile yetmedi. Tekrar görüşmek üzere.

Fotoğraf : İbrahim Boran 

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Translate »