Bu yazıda dile getirilecek görüşleri Covid öncesinde de başka yayın organlarında dile getirmiştim. Değişen bir şey yok bence. Bir de bende artık bildiğinize inandığım saplantılar var. Konudan bağımsız düşünce sistematiğimiz en temel noktadan başlamalı. Bir konuda en temel noktadan başlayarak nasıl düşünüyorsak, her konuda o sistematikle düşünürüz bana göre.
Ben Covid öncesinde çok yoğun bir şekilde kamu araçlarını kullanırdım. Biraz da işim nedeni ile zamanı ayarlama şansım olduğundan aracımı ya çıkarmaz ya ofis otoparkına bırakır metrobüs, metro, belediye otobüsü, Marmaray artık güzergaha göre her ne uygun ise onlarla giderdim müşterilerimize. Bu sayede inanılmaz kitap okurdum. Covid sonrası yeniden özel araca döndüm gibi. Şimdi bu anlatacağım olay güzergahtan bağımsız (güzergahtan bağımsız sözü önemli çünkü canım orda öyle olur kavramı söz konusu değil) İstanbul’un her tarafında belediye/halk otobüsleri için geçerlidir. Biliyorsunuz otobüslerimize önden binilir, akbil okutulur, orta arka kapılara ilerlenir. (Metrobüs, Marmaray, Metro gibi araçlara biniş farklı mantıkla olduğundan yazı konusu dışıdır.) Özellikle işe gidiş dönüş saatlerinde önce gerçekten otobüse önden binmeye başlıyoruz ve sonra hemen bitti. Niye. Bilmem. Bitti. Sürücü ve benim gibi birkaç aykırı ilerleyelim diyor ve sonra o da bitiyor ve sürücü orta/arka kapıları açarak yolcuları oradan alıyor. Sonra o yolcular (büyük çoğunluk) akbillerini ön tarafa gönderiyorlar ve önde yığılan yolcular arkadan gelen akbilleri okutup tekrar iade ediyorlar.
Şimdi analize başlayalım;
- Ön kapıdan normal olarak binen yolcu neden arka kapılara ilerlemez.
- Cevap otobüs doldu.
- O zaman arka kapılar açılsa da yolcu binememeli.
- Cevap otobüs doldu.
- Ama bir sürü yolcu bindi mantıklı mı?
- Cevap mantıksız.
- O zaman aslında otobüs yeterince boştu.
- Cevap mantıksız.
- Akbil okutan yolcu hangi akbili okuttu.
- Arkadan binen yolcunun akbilini okuttu.
- Nasıl olabilir? Otobüs doluydu hani. Tekrar soru?
- Arkadan binen yolcunun akbilini okuttu.
- Neden öndeki yolcu arkadan binen yolcunun (üstelik de bu Covid zamanında) arkadan gelen akbiline temas ederek okutur.
- Neden başkasının akbilini okutacağına ilerleyemediğini düşündüğü ama belli ki boş olan yerlere gidip ön tarafı rahatlatmaz.
- Ben yoruldum Sayın Okurlar cevabım yok. Cevabı siz verin.
- Neden başkasının akbilini okutacağına ilerleyemediğini düşündüğü ama belli ki boş olan yerlere gidip ön tarafı rahatlatmaz.
Ama yok, hadi gelin analize devam edelim.
- Otobüsün camları var ve içerisi görülebiliyor mu?
- Cevap evet. Yani karar vermemiz gerekli konuyu ve içeriği şeffaf bir biçimde önceden görebiliyoruz.
- Kurallar belli, mantıklı ve açık ve yeterince kısa mı?
- Cevap evet. Yazılı olarak benim bildiğim otobüsün içinde vb yazılı. Sürücü ayrıca uyarıyor.
- Peki ülkemizin ve ülkemizden öte dünyanın olayları bu kadar basit! Ve yalın! Ve somut mu!
- Cevap tabi ki hayır. Örneğin gıda sorunu. Önce toprakla, denizle vb ilgili değil mi?
- Cevap evet. Peki örneğin toprak konusu. Önce hukuki anlamda mülkiyet/tahsis, sonra toprağın temizliği (kimyasal atık vb ile kirlenmemesi), yeterli ve doğru sulama, sonra ekim, üretim, son tüketiciye ulaşım süreçleri vb vb gıda konusunun içeriği değil mi?
- Cevap evet.
- Cevap evet. Peki örneğin toprak konusu. Önce hukuki anlamda mülkiyet/tahsis, sonra toprağın temizliği (kimyasal atık vb ile kirlenmemesi), yeterli ve doğru sulama, sonra ekim, üretim, son tüketiciye ulaşım süreçleri vb vb gıda konusunun içeriği değil mi?
- Cevap tabi ki hayır. Örneğin gıda sorunu. Önce toprakla, denizle vb ilgili değil mi?
- Peki o zaman bir başka soru. Eğer biz bu kadar açık, somut, mantıklı, kuralları belli bir konuda (otobüse önden binilir, arkadan inilir) bizzat halen tanığı olduğum/olduğumuz bir şekilde bu şekilde davranıyorsak, çok daha karmaşık, farklı özellikleri olan ve bu yüzden doğal olarak farklı bakış açıları, çözüm önerileri gerektiren konularda (örneğin : gıda) nasıl kararlar alacağımızı düşünüyorsunuz?
- Cevap? Karar sizin.
Fotoğraf : Magda Ehlers