Öğretmenlerimizin Sınavla Sınavı

Baştan yazayım annem lise matematik öğretmeniydi, babam sanat tarihi, sanat yorumu hocasıydı. Üstelik babam o zamanki tanım/işlevleri ile eğitim enstitüsünde (yani öğretmen yetiştiren kurum) resim bölüm şefiydi. Dedem ve babaannem de öğretmendi. Kısaca öğretmen bir aileye mensubum. Yani  bıraktım objektif gerekçeleri ailem nedeni ile öğretmenlerden tarafım.

Bir süre önce FOX TV’de şu anda adını anımsamıyorum bir uzman, üniversite eğitimi için  öğrenci adaylarına tek başına yeterli değil, 4 yıllık bir eğitim ile 30 yıl sonra değişen bir dünyanın durumuna ilişkin bilgi edinemezsiniz, a, b, c kavramlarını yapmalısınız diyordu.  Çok mantıklı. Bugünün tıp ve/veya başka herhangi bir ana bilim dalı verileri yarın aynı olacak mı?

Peki nereye geldik? Neden öğretmenler bir defa mezun olmaları ile artık uzmandırlar, bu nedenle sınav vb olamaz diyoruz? Üniversite öğrencisine 4 yıl yetmez dünya değişiyor her an gelişmelisin önerisi mantıklı, doktorların ömür boyu okuyup aşama aşama, doçent, profesör olmaları mantıklı ama asıl onları o günlere hazırlayan öğretmenlerin ilgili okuldan mezun olmaları yeterli. Ne dersiniz?

Peki bu konunun çözümü her nasıl ise sınav mı? Üstelik bu sınava girmek zorunlu da değil. Eğer sınav gerekli ise para için (kazananlarda maaş artışı olacakmış) değil, çocuklarımızın iyi eğitimi için gerekli olmalıdır. Girmeyen ve/veya başarılı olamayan aynı okulda eğitime devam edecek. Başarısız ise neden eğitim vermeye devam edecek?

Şu anda artık sen ne demek istiyorsun diyorsunuz büyük olasılık. Evet şimdi ben ne demek istiyorum açıklayayım. Örneğin bir fizik öğretmeninden hareket edelim. (Siz fizik yerine istediğiniz branşı koyun.)

  • Her 4 veya en geç 5 yılda bir, iki ana temel konudan oluşan objektif eğitimler düzenleyelim. 1. konu her branş için çocuk/ergen psikolojisindeki yeni kavramlar olsun. 2. konu örneğimiz için fizik alanında oluşan yeni kavramlar, gelişmeler, teoriler olsun. Tabi ki MIT de profösör düzeyinde eğitim demiyorum. Ama öğretmenimiz yeni, ana, temel kavramları özümsemeli ki yetiştireceği/yetiştirmekte olduğu öğrenciye güncel bilgiler verebilsin, değişim kavramına uyum sağlamasına katkıda bulunsun.
  • Bu eğitimler internette vb olmasın. Uygun bir zamanlama ile Milli Eğitim Bakanlığı güzel tesislerde öğretmenlerimiz toplayarak, bilim insanlarına bu eğitimleri verdirsin. Örneğin öğretmenlerimizin bir veya birkaç dersi/konferansı Sn. Aziz Sancar’dan yüz yüze alması ne kadar güzel olur. (Şimdi denebilir ki Aziz Sancar kaç gün kaç kişiye yetişsin. Lütfen olumsuzdan değil olumludan gidelim. Önemli olan temel kavram, temel gelişimler, kim olursa olsun aktarılması gerekli ortak temel gelişmeler. Eğer istiyorsak yaparız. Bir çok bilim insanımız var. ) Bu hem belirli standart bir hayat dışına çıkıp sosyalleşmeyi, hem de zorunlu bir iletişimi ve akılda içselleşmeyi, kalmayı sağlar.
  • Daha sonra evet sınav yapılsın. Çok objektif, eğitimleri veren bilim insanları ile ortak sınav soruları hazırlansın. Başarılı olanlara aynen tıpta olduğu gibi asistan öğretmen vb gibi ünvanlar evet verilsin. Bu ayrımcılık değil tam tersine öğretmenin hep güncel bilgi ile donanmış olduğunu gösterir. Ve evet o ünvanın farklı (daha yüksek) bir maaşı/getirisi olsun. Başarısız olanlar izleyen eğitim döneminde artık fiilen derslere giremesinler. Yani veli bilsin ki derse giren öğretmenler arasındaki fark sadece yaş farkıdır. Bilgi ortak ve günceldir. Derslere giremeyen öğretmenlerimiz mevcut maaşları ve yasal hakları ile Milli Eğitim Bakanlığımızda veya birçok devlet dairesinde farklı görevlere atanabilirler.
  • Ve şimdi gelelim bunu yapabilmek, mevcut öğretmen ve öğretmen adaylarımızın gönüllü olarak kabul edebilmesi için önce nasıl bir düzenlemeye bence gereksinim duyulacağına.
    • Kesinlikle, ücretli, sözleşmeli gibi ayrımlar kaldırılarak tüm öğretmenlerimiz kadrolu güvenceli Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altında olmalılar. Aynı koşullarda olan her öğretmen aynı getiriyi almalı.
    • Öğretmenlerimizin sadece asgari bir yaşam getirisine değil çok entelektüel bir yaşam sürecekleri getiri düzeyine sahip olmaları sağlanmalı. Öğretmen çocuklara kitap okuyun derken içinden ben ayda kaç kitap alabiliyorum dememeli.

Evet öğretmenlik saygın, en temel ülke gelecek mesleği (her ne yapıyorsanız yapın mutlaka ilkokula gidersiniz) haline getirilir ise o zaman dönüp evet sayın öğretmenler 4-5 yılda bir eğitim de alacaksınız, sınava da gireceksiniz denebilir ve hiç kimse bence itiraz da edemez.

Ama yine dönüp dolaşıp (yazmazsam çatlarım) başa döndük. Tüm hayata bakışımızı, nasıl bir gelecek istiyoruzu tartışabilecek miyiz?

Karar sizin.

Fotoğraf : Max Fischer

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Gerçek Maliyet, Satış Fiyatı Ve Serbest Ekonomi İlişkisi Üzerine  

Aslında serbest ekonomi dediğimiz şey bildiğiniz (tabi ki ilk teorisi gibi hatalı bir tanımlama ile …

Translate »