Sayın okurlar, Apollo 17’ den (sanırım-Apollo doğru da) çekilen ünlü mavi bilye fotoğrafını anımsarsınız. Hem o resme, hem de özellikle uzaydan / çok yüksekten çekilmiş diğer tüm dünya fotoğraflarına bakın lütfen. Hiçbir kara sınırı, hava sahası, kara suları, kıta sahanlığı vb. hiçbir ayrım görmeyeceksiniz tabi ki. Her şeyiyle tek bir bütün. O bütüne siyasi sınırları biz koyduk. Karasuları kavramını, hava sahasını, kıta sahanlığını biz tanımladık. (Hadi kıta sahanlığının daha jeolojik vb. tanımlamaları olabilir diyelim.) Bizim yaptığımız bu tanımlamaları doğa / doğa yasaları tanımıyor. Sadece doğa değil doğada bizim dışımızdaki hiçbir canlı bu sınırları tanımıyor. Kelaynaklar hangi siyasi sınırı tanıdı. Binlerce km göç eden hangi kelebek, hangi yaban kazı Amerika’ nın hava sahası bitti Kanada’ nın ki başladı diyor. Hangi somon binlerce km denizde yol aldıktan sonra doğduğu noktaya döndüğünde kimin karasularından geçip kimin akarsularına girdiğine dikkat ediyor. Bu dünya bir bütün. Sadece ayrıştıran biziz.
Eğer fiili durum bu ise –ki bana göre bu- o zaman dünyadaki bütün ülkeler kendi sınırları içerisinde kaldığını düşündükleri alanlarda doğayı bildikleri gibi değiştirebilirler mi? Buna hakları var mı veya olmalı mı? Örneğin Brezilya Amazon ormanlarını bildiği gibi kesebilir mi? Pantanal’ ı değiştirebilir mi? Güney doğu Asya da doğal mercan resiflerinde dinamitle balık avlanabilir mi? Palm yağı için Borneo’ da doğal ormanlar kesilebilir mi? Bunların her biri için o ülke halklarının ve/veya siyasilerinin hiç de mantıksız gelmeyebilecek gerekçeleri kabul edilebilir mi? Köylülerimiz o balığı avlamasalar ne yiyecekler, sadece kendi karasularımızdayız diyebilir mi Güneydoğu Asya ülkeleri. Ya da doğa değişirken yapılan yatırımların! Çok iyi finanse edildiği, halka yük getirmeyeceği hafifletici bir gerekçe olabilir mi? Peki diğer ülkeler için olur mu canım diyebileceğimiz davranışları biz yapabilirmiyiz?
Lütfen şunu unutmayalım. Mavi bilyede sınır yok. Bir bütün. O bütüne haklı! veya haksız bir gerekçe ile darbe vurduğumuz anda (ki vuruyoruz) aslında hepimizin yaşam alanı ve hakkı giderek artan bir hızla elimizden alınıyor. Ama en hızlı gelişmekte olan ülkeler –iyimser tanımlama ile- bu darbeyi ilk ve en ağır hissediyorlar. Şu anda kimyasal gübreleme / ilaçlama ile ne kaybettiğimizi, bugün yaptığımız barajların, bugün ekonomiye katkı! İçin yaptığımız siyanürlü altın aramalarının yarın ne sonuç vereceğini bilmiyoruz. (Aslında bence biliyoruz/bilebiliriz.)
Eğer yaşama bakışınız, sadece ben ve şimdi ise bildiğinizi yapın.
Fotoğraf : Pixabay