Genel ve Türkiye Ekonomisi Üzerine Kişisel Saptamalar

Açıkça söyleyeyim çok az haber programı dinleyip çok az güncel gazete okuyorum. Sadece bu kadar az dinleyip okuma bile benim ne kadar sorunlu bir insan olduğumu kendime bir kez daha bir kez daha kanıtlıyor.

  • Saptama. Türkiye’nin, tüm dünya ile birlikte ekonomik anlamda içinde bulunduğu durum genel ekonomik yapıyı nitelik ve nicelik olarak değiştirmiştir o kadar. Bir başka deyişle ülkemizin sorunları zaten vardı ve bu sorunlar -aşağıda değineceğim- son yirmi / otuz yılda ortaya çıkmış değildir.
  • Saptama. Ekonomi ve siyaset , fizik, kimya, matematik gibi pozitif bilim dallarıdır. AMA bu bilim dallarından farklı olarak içinde insan barındırırlar. İnsanın olduğu yerde konu son derece soyutlaşabilir, karmaşıklaşabilir, konulan tanılar, önerilen çözümler son derece farklılaşır. Örneğin gerek ülkemizde ve gerekse tüm dünyada 2 x 2= 4 eder ve yorumu yoktur. Yer çekimi, suyun kaldırma gücü gibi tanımlar yine dünyanın her yerinde aynıdır. Oysa ekonomi ve siyaset tüm pozitif bilimlerden yararlanması / içermesi gerektiği gibi sosyoloji, psikoloji gibi bilim dallarını da içerir ve işte tam da burada her şey farklılaşır.
  • saptama. Tam da işte 2. Saptama nedeni ile eğer ülke ekonomileri konuşuluyor ise önce “bu konulardaki felsefeniz nedir?”, bu çok açık ortaya konulmalı. (Ve bu sadece siyasetin sorumluluğunda değildir.) Bu felsefe somut kavramlar içermelidir. Örneğin özellikle eski siyasetçilerin “müreffeh Türkiye” kavramı aşırı soyut ve anlamsızdır. Çünkü bıraktım bu ülkenin her ferdini, dünyada ülkesinin müreffeh olmamasını isteyecek bir kişi bile yoktur. Sorun müreffeh algınızın ne olduğudur. (Nasıl bir kentleşme, nasıl bir tarım, nasıl sanayileşme, eğitim vb vb.) Bir başka örnek gelir dağılımında adalet istemek çok soyut ve anlamsızdır. Bu ülkede ve dünyanın hiçbir ülkesinde gelir dağılımında adalet istemeyen, işveren sendikaları dahil, hiçbir kurum ve kişi yoktur. Önemli olan gelirin nasıl dağılmasını istediğinizdir. Ama bunu niceliksel değil niteliksel olarak tanımlayabilmeniz gerekir. Örneğin çok yalın / yanlış tanımı ile patron a, b, c nedenleri ile “benim aldığım pay az bile ve bu nedenle adil değil” diyebilir. Evet bilmem anlatabildim mi Sayın Okurlar? Sadece siyasetin değil tüm toplumun siyaset ve ekonomi felsefesi nedir? Somut olarak bu çok önemli.
  • Saptama. Eğer bir ekonomi ve siyaset felsefeniz var ise bunu nasıl yerine getireceğiniz çok açık ve çok somut anlatılmalıdır. Örneğin (ve bugünlerde çok duyduğumuz) devlet harcamalarında tasarruf aşırı derecede soyut ve anlamsızdır. Çünkü bunun aksini iddia edecek dünya üzerinde tek bir ülke, kişi, kuruluş yoktur. Sorun tasarruf algınızın ne olduğu ve o tasarrufun neye hangi süre ile ne kadar yeteceğidir. Önemli olan bu tanımlamayı yapmanızdır. Ancak tasarruf yine de tanımı kolay bir kavramdır. Asıl önemli olan felsefenize ulaşım yöntemlerinizdir. Örneğin teknolojiyi kullanan bir ülke olmaktan üreten bir ülke olmaya nasıl geçeceksiniz, tarımdaki ana yöneliminiz ne olacak, nasıl bir eğitim sistemi istiyorsunuz, hangi kaynaklar nasıl kullanılacak ve / veya bulunacak, kaç kişiye hangi süreçte yeterli olmayı düşünüyorsunuz vb vb.? (Ancak yineliyorum örneğin iyi bir eğitim sistemi istiyoruz, veya Türkiye’ nin insan kaynağı var daha ne olsun vb değil beklediğim cevap.)

Şimdi soru şu, Allah aşkına bunları ortaya koyduk mu? Lütfen felsefeyi küçümsemeyin.

Sinan Çakaloz

İş Analisti

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »