Edirne-Bodrum Otobüs Yolculuğu

Biliyorsunuz bu sabah bir otobüs kazası oldu ve biri çocuk 6 vatandaşımız hayatını kaybetti. 25 kişi de yaralı varmış. Sayın Okurlar, medyadan okuduğum/dinlediğim başlıkları yazayım. Sonra bana görelerimi yazayım ve sonra ne yaparsak yapalım bu “kaza”lar biter mi siz karar verin. Ancak bunu yapmadan en azından Türkiye’nin batısını Edirne’den Bodrum’a kadar gösteren bir haritayı önünüze açarsanız çok sevinirim.

  • Otobüs Edirne’den Bodrum’a gidiyor.
  • Ama kaza Lüleburgaz’da oluyor. Çünkü bir yolcunun ifadesinden öğreniyoruz ki o vatandaşımız Bursa bileti almış.
  • Yani bu otobüs önce ve en az (büyük olasılık) İstanbul Esenler, İstanbul Alibeyköy, İstanbul Dudullu’dan Bursa’ya gidecek. Sonra tahminen büyük olasılık yolda ne kadar il ve hatta önemli merkez varsa uğrayacak.

Şimdi Sayın Okurlar, gelelim bana görelere.

  • Bu otobüs teorik en mantıklı kısa güzergahtan Bodrum’a giderse büyük olasılık koltuk verimliliğini yakalayamayacaktı. Yani ne sürücü/lerin (taş çatlasa iki kişidir) yorgunluğu ve ne de eğer var ise Edirne’den Bodrum’a gidecek kişilerin o süredeki perişanlığı ve çok uzun süre temas riski verimlilik kavramının önüne geçemiyor.
  • Birçok otoyol yaptık. Ama kazalar önlenemedi. (Anımsayın İstanbul Kuzey Marmara yolunda gündüz gözü -ki bu kaza da sabah gün ışığında- otobüs viyadük ayaklarına çıktı. Yani otoyol yapmak belki kazaları azaltmış olabilir ama kazaların önüne geçemedi. (Bu konudaki istatistikleri bilmiyorum.) Bir başka konu otoyollar yapıldı ama karayolu ulaşımında süreler kısalmadı. (Otobüs yolculuklarında özellikle.)

Peki bu durumda gerçek sorun ne? Bu kadar masraf emek neden yeterince çözüm olmadı. Ulaşım mantığımız düzenlenmeden çözüm olabilir miydi? Peki ulaşım mantığımız kentleşme ve yaşam niteliklerimiz analiz edilmeden çözülebilir miydi? Şu anda yeter dediğinizi duyar gibiyim. Ama farkında mısınız gerçekten başa dönüyoruz hep.

Sayın Okurlar, eğer başta İstanbul olmak üzere kentleşme mantığımız bu ise, eğer bu kentleşmeye paralel ulaşım mantığımız bu kadar karayolu bazlı ise ve bu karayolu bazlı ulaşımın tek organize olduğu nokta otogarlarda peron sırası ise (ikramdan, isim hakkı ödemelerine vb neler var) Allah aşkına ne bekliyoruz.

Tüm temel veri durum (kentleşme ve insan kaynağımız) aynı kalsa dahi hiç değil ise ulaşım mantığımızı düşünemez miyiz yeniden? Örneğin;

  • Büyük havaalanları yapmak yerine kentlere yakın küçük hava alanları inşa edip (kısa pistli az yer kaplayan) küçük uçak ve hatta helikopterlerle ucuz seferler yapamaz mıyız? Bence yapılır.
  • İnanılmaz bir deniz varlığımız var. Özellikle kısa ve hatta orta mesafelerde denize ulaşımı olan merkezlere yeni teknolojili ekonomik ve çevreci deniz araçları ile seferler koyamaz mıyız? (Marmara’da var demeyin. Çok az.) Ciddi anlamda dolmuş gibi kalkan araçlardan bahsediyorum. Baştan biraz boş gitsinler hatta. Psikolojik karayolu isteği direnci kırılmalı. Bak otobüse hatta kendi aracımıza alternatif var diyebilmeliyiz.
  • Yüksek hızlı trenler yerine özellikle sık kalkan ekonomik normal hızlı tren seferleri başlatamaz mıyız?
  • Özellikle İstanbul için otobüs yolculuğu mantığımız değişmeli. Ama bunun için ayrı bir muhteşem öneriler dizisi yazacağım.

Bence bunların hepsi yapılabilir. Ama biz farklı bakış açıları ile eylemi bıraktım tartışmaya açık mıyız?

Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

Fotoğraf : Ali Khalil

 

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Translate »