Kendine Yolculuk – Korona Günleri

En son olumsuz duygular üzerine bir yazı yazmışken, şimdi de topluca baş etmeye çalıştığımız olumsuz bir duygu üzerine yazmak istiyorum: Kaygı. Son günlerde çoğumuz, kendi sağlığımız ve sevdiklerimiz için bu duyguyu yaşıyoruz. Şunu bilmeliyiz ki kaygı da her duygu gibi normal ve gereklidir, örneğin bize kendimizi korumamız gerektiği ile ilgili bilgi verir. Hiç kaygımızın olmadığı bir durumla ilgili çabaya da girmeyiz. Mesela şu an korona virüsü ile ilgili “bulaşma” ya da “bulaştırma” kaygısı duymayan biri gerekli tedbirleri de almayacaktır ve hem kendi sağlığı hem de halk sağlığı adına risk oluşturacaktır. O nedenle kaygı, hissetmememiz ya da kurtulmamız gereken bir duygu değildir. Sadece “işlevsiz” ve “zarar verici” hale gelmemesi için esiri olmamamız gereken bir duygudur.

Kaygımızı yönetmeye çalışırken, önce kaygılı sesimizi bir duymalıyız. Bize ne diyor? Tehdit mi ediyor, korumaya mı çalışıyor? Korumaya çalışıyorsa işlevsel kısımdayız demektir ve onu dinleyip, gerekli önlemleri alıp sesini kısabiliriz. Bizi tehdit ediyor ve  korkutuyorsa o zaman işlevini kaybediyor demektir. Bu noktada ya ondan kaçmaya çalışırız ya da duyduğumuz tek ses o olur ve iki türlüsü de işimize yaramaz. Evet kabul edelim kaygılanacağız, çünkü bu insani ve gerekli ama hayatımızın kaygıdan ve kaygılandıran durumlardan ibaret olmadığını hatırlayacağız. Evde kalıyorsak evde, çalışmak zorundaysak işte ve geri kalan zamanlarda hayatımızın bir parçası bu salgın ama tümü değil. O nedenle kaygıyı duyup, önlemlerimizi aldıktan sonra sesini kısıp başka sesleri duymalıyız. Kaygılı tarafımıza şöyle diyebiliriz “seni duyuyorum, hak veriyorum, yapabileceklerimi yaptım ve daha fazla seni dinlemeye ihtiyacım yok, başka şeyler yapabilirim”. Örneğin şuan hayatımızı nasıl düzenleyebileceğimizi düşünebiliriz. Dışarı çıkmaktan vazgeçip bize kalan zamanı ne için kullanmak istediğimize bakabiliriz. “Hep okumak istediğim şu kalın kitaba başlasam”, “Bu filmi çok merak ediyordum, izleyeyim”,  “Ailemi / arkadaşlarımı özledim, görüntülü sohbet edelim” “Denemek istediğim yemek tarifleri vardı, deneyeyim”, “Bu kuramı hep merak ediyordum, araştırayım” vs. Siz ne istiyorsanız… Aslında hepimiz için bir sürü seçenek var. Bu, kendimizi kandırmak ya da oyalamak değil, bence hayatın ta kendisi. Duygumuzu yaşamak, hayatı ondan ibaret kılmamak ve neler yapabileceğimize odaklanmak. Yapmamız gerekenleri böyle formülize edebiliriz.

Bu salgının ne kadar ve nasıl seyredeceğini, hayatımızı nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz. Bu dönemde bizi en çok zorlayan ve kaygımızı arttıran durumların başında da bu belirsizlik ve belirsizliğe karşı tahammülsüzlüğümüz geliyor. Genellikle belirsizliği tehdit edici, endişe ve rahatsızlık veren ve kaçınılması ya da reddedilmesi gereken bir durum olarak değerlendirme eğiliminde oluruz (Burh ve Dugar, 2002) ve bu düşünceler psikolojik sağlığımızı tehdit eder. Tıpkı hayatın kendisinin olduğu gibi bu dönemin de belirsizliğini kabul etmekle işe başlayabiliriz. Evet tehdit edici bir durum, belki kafamızdakinden daha az ya da çok tehdit altındayız, bu bile belirsiz. O nedenle belirsiz kısımlardan ziyade belirli olanlara odaklanabiliriz. Örneğin alabileceğimiz tedbirlerle ilgili güvenilir kaynaklardan araştırma yapabiliriz. Kendimize belirli rutinler oluşturabiliriz. Her akşam belirli saatlerde sevdiğim birini aramak, belirli sürelerde çalışmak veya okumak, sporumuzu belirli zaman dilimlerinde evde devam ettirmek gibi. Bonus olarak yaratıcılığımızın sınırlarını da zorlayabiliriz. Evdekilerle oyunlar oynamak, hayal gücümüzü kullanarak yeni fikirler üretmek gibi.

Özetle kaygılanmak normaldir ama ona yapışmayalım. Hayatımızı salgına göre düzenleyelim ama onun dışında bir hayatımız olduğunu unutmayalım. Yalnız olmadığımızı, çoğumuzun benzer duygudurumunda olduğunu hatırlayalım. Kaygının sesinden alacağımızı aldıktan sonra biraz da merakın sesini duyalım. Bakalım bu deneyim birey olarak, toplum olarak ve tüm dünyaca bize neler öğretecek, merak edelim.

Fotoğraf : Jill Wellington

KAYNAK

Buhr, K. ve Dugas, M., J. (2002). The intolerance of uncertainty scale: Psychometric properties of the English Version. Behavior Research and Therapy, 40, 931-945

 

Hakkında Özlem Öztürk

Bir yanıt yazın

Translate »