Kum Saati

Salvador anlatır… 

Saat
Zaman
Geçer gider
Acılar
Hatıralar
Mutlu anlar
Kayıplar
Kavuşmalar
Sarılışlar sımsıkı

Anlatır bir kum saati çok şeyi… ancak düşün ki, fanusun içindeki kum tanelerinin her biri bir insan… doğduklarında eğri büğrü, yamuk ve düzgün bir şekli olmayan şey… zaman geçip bilinçlenme gelişirken akıl arınma ihtiyacında, düşünebilsin diye… ama çevrende çok fazla benzerin var.. nasıl olacak ki düşünen fikir geliştiren tartışan özgür iradeye sahip olacak insanlar çoğalsın… çevre ve etkileşim çok önem taşıyacak ise bu çirkin ve şekilsiz bedenlerin düzgün birer küre ve pürüzsüz yapıya erişsinler ki yaşamın değerlendirilmesinde en yaratıcı düşünceler açığa çıksın…

Madem zaman ve gelişme konuşuyoruz çevir kum saatini bir kere… göreceksin ki her bir kum tanesi saatin o boğazından geçebilmek için birbirlerini itip kakacaklar ve en çabuk geçen olmaya çalışacaklar. Bu çaba süresinde birbirlerine sürtecekler, o eğri yamuk sivri parçalar yavaş yavaş törpülenecek… her bir kum tanesi boğazdan geçince üst fanus boş kalacak… bir daha çevir… bir daha… bir daha… defalarca zaman içinde akıp gitsin taneler bir üste bir alta ve zaman ilk çevirmelerde daha uzun sürede üst fanusu boşaltırken kum taneleri yuvarlak temiz hale geldikçe ve pürüzsüzlüğe eriştikçe süre hızlanmaktadır…nihayetinde tüm kum taneleri birbirleri ile boğazdan geçme yarışı yaparken her biri diğerleri tarafından törpülendiği için beraberce güzel birer kum tanesi olurlar…

Aynı kum saatine elbette ki her kum giremiyor… düşünebilen üretebilen korkusuzca dile getirebilen yaratabilen ve eserleri bir öğreti olabilen taneler ancak aynı saatte ve o süreç içinde birbirlerine katkı verebiliyor…

Ya sevgi… tarifini edemediğin ama çarpıldığın içinin derinlerine saplanan dayanılmaz bir heyecan duyduğun dokunmak istediğin defalarca sarılmak ve öpmek istediğin o hayatın bizatihi kendisi olan o eşsiz insanın/insanların bu zaman sürecinde hep var olmasını istersin ve kendini açarsın sonsuza…

Zamanı sonsuz kılmak… nedir ki sonsuzluk… ya bir an ki seni uçurur götürür ta uzaklara bir kum saati sürecine bedel ya da uzun bir evren cetveli ölçemezsin bir ucundan diğerini…

Kum… yaşamın ta kendisi…

Zaman … var olmanın ve sevginin süreci

Kum saati… buluşma yeri

TanaS sorar:

Kum muyum?

Kum muyum? Ağırlıklarımı koyarım aklına. Toz olur bilincim. Boğazında ellerim. Düşmezim. Taşa yüklenirken dünyalara ulaşır içim. Hafızamda kazınırsın. Sonsuzluğa uğrattığın Kumlardan. Saat mi? Bu saatten sonra ne dilersen yap bana.

Yap ki anlayalım. Aynı saatte buluşan şeklimiz mi? Yoksa toz bulutunda kalan aklımız mı? Yaratır.

Güneşinde erittiğin kalbimden eriştiğin camlarından bak bakalım.

Sürtünen kimliklerimle edindiğin düşüncelerim gerçek mi? Beklediğin gibi mi? Masumiyetim.

Konuş benimle. İradem mi daha özgür sen mi? Bulanınca aklın zaman dediğin ben mi? Uzandıkça uzaklaşan mükemmelliğimiz mi? Eksilttiği rüyalarımdan arttırdığım hayallarimin gücü mü? İç denizlerimde amansız girdabım. Sevmeyi sevilmeye bırakmış. Özgürlüğüm. Seninki mi? Oyun isteyen.

Akıldan.

Arınmamız birbirimize. Özgürleşmek. Koşulsuz sevdikçe açar zihnim. Yakınlaşır kusurlarım bahsettiğin evren cetvelinde. Ölçtüğün eksiğim. Fazlam senin üstünde.

Çevir tersine. Defalarca. Karşılıksızlığım. Öpüştüğün tenim hatırlatsın. Aradığın tarif bende.

Fotoğraf : Samer Daboul

 

 

Hakkında Silisten

Ayrıca Kontrol Et

Adımlar – 1

Salvador başlatır şiiri… Uzattın bir el gökyüzünden Tanımak mıdır isteğin Bulutlarda mı gezelim üşümeden Gökkuşağında …

Bir yanıt yazın

Translate »