Hafta sonunda çocuklarımız için bir sınavımız vardı. Bunu bir kenara koyun. Benim aşırı derecede takıntılı olduğum konular var. Düşünce sistematiği de takıntılarımdan biri. Ne düşündüğünüz kadar nasıl düşündüğünüz de çok önemli. Hatta nasıl düşündüğünüz ne düşündüğünüzden daha önemlidir bence. Bir ara not, genel hukuk anlayışında “usul esastan önce gelir” önermesi vardır. Yani usule uygun yargıla ki sonuç doğru olsun diye algılıyorum bu önermeyi ben. Düşünceye bu kavramı uyarlarsanız, “Doğru sistematikle düşünelim ki her ne düşünüyorsak doğru bir sonuca ulaşılsın”. Bunu da bir kenara koyun lütfen.
Hafta sonundaki sınav için velilerimizin, öğrencilerimizin örneğin: “Umarım çocuklarımızı çok zorlamamışlardır”, “Özellikle matematik zordu” söylemlerini duydum. Gelin Sayın Okurlar, hadi düşünelim.
- Okul kapasiteleri -artırılabilir dense dahi- nihayette fiziksel olarak sınırlıdır.
- Sınav zor veya kolay ise herkes için zor veya kolaydır. Aksi söz konusu ise ceza hukukuna giren bir durum var demektir. Yani sorular bazılarına daha kolay sorulmuştur. Bu nedenle bu olasılığı devre dışı bırakmamız gerekiyor.
- Eğer bu olasılığı devre dışı bırakırsak -ki bence zorundayız, aksi iddiası olan yargıya gitmelidir- o zaman soruların zor veya kolay olmasının anlamı nedir?
- Diyebilirsiniz ki sorular zor olur ise daha varsılların çocukları özellikle bu dönemde destek eğitimi vb alabildikleri için zor soruları rahatlıkla cevaplayabileceklerdir. Peki o zaman sorular kolay olur ise varsılların çocukları şaşırıp afallayacaklar mı?
- Sonuçta kapasite sınırlı olduğundan “en iyiler”, “en iyi” olarak nitelenen okullara hak kazanacaklar. Bunun ötesi yok.
- O zaman sorun sınav yöntemi ve/veya soruların zorluğu mudur yoksa eğitim sistemi midir?
- Eğer sorun sistem ve düşünce sistematiğimiz de bu konuda soruların zorluğunu gündeme getirmek ise eğitim sisteminden nasıl şikayetçi olabiliriz?
- Ve her konuda düşünce sistematiğimiz bu ve benzeri ise örneğin: trafik sorunu kentleşmeden, kentleşme nüfus nicelik niteliğinden bağımsız düşünülüyor ise o zaman çözüm! önerilerimiz ne olur? Örneğin: Trafik sorunu var ise metro yapalım. Yaptık. İstanbul’da E-5’de öğlen saat 12.00’de bile trafik dururken tam altında (özellikle bazı saatlerde yüksek yoğunlukta) Metro -pandemi öncesinde de, pandemide de- dolu. Yani Metro yaptık. Metromuz var. Ama trafik sorunumuz da hala var.
Bilmiyorum derdimi anlatabiliyor muyum?
Lütfen öncelikle beynimizi değiştirmemiz gerektiğini düşünmeye başlamalımıyız diye düşünmeye başlayalım derim. (Muhteşem bir cümle oldu.)
Fotoğraf : Pixabay