FOX TV’de Sn. Murat Karayalçın konuktu. Özetle “30 yıl önce yapılan Ankara Batıkent projesinin çok başarılı olduğunu, bu modelin yayılması gerektiğini, Ankara, İstanbul ve İzmir’de yeni Batıkent’ler oluşturulabileceğini” belirtti. Daha sonra tarımın ne kadar iş gücü yaratacağından da bahsetti.
Sayın Okurlar, ben ruhi bozukluk derecesinde bazı konularda saplantılı bir insanım. (Bazı mı dediğinizi duyar gibiyim.) “Aşırı derecede en temel neden, analitik düşünce, konudan bağımsız her ne ise o konuya önce felsefi yaklaşımımız ne?” Onun derdindeyim. Şimdi temel soru;
- Biz yeni Batıkent’ler yaratmalı mıyız öncelikle?
Temel sorun, sorunun cevabından öte 2021 yılında sorunun sorulabiliyor olmasıdır. Bu soruyu sormadan önce biz aşağıdaki konuları tartışıp Türkiye’nin (bence bu konular her ülke içinde geçerlidir de onlar da kendi düşünsün diyelim) yaşam felsefesini ortaya koyduk mu? Ve yine başa döndük ben bunları sizi bıktırırcasına yazdım.
- Siyasi ve fiziki sınırları değişemeyecek ülkemizde, tüm dünyada bizim dışımızda da var olan (küresel ısınma vb) sorunlar söz konusuyken biz hangi zaman diliminde hangi nicelikte (sayıda) nüfusu yaşatmamız gerektiğini tartıştık mı? Lütfen unutmayın aşırı istisnalar dışında günümüzde hemen hiçbir ülke siyasi ve fiziki sınırlarını değiştiremezken, yani alan sınırlıyken teorik ve pratik olarak nüfus artışının sınırı yoktur. (Özellikle yeni tıp teknolojileri doğurganlığı fiilen artırabilmektedir.) (Lütfen Türkiye’nin nüfusu azalıyor demeyin. Türkiye’nin nüfus artış hızı azalıyor.)
- Bu nicelik (sayı) her ne ise niteliğinin ne olması gerektiğini ve hangi/nasıl bir ortalama yaşam kalitesine sahip olması gerektiği konusunu tartıştık mı? Lütfen unutmayın nitelikler sadece genlerle değil eğitim (sadece okul eğitiminden bahsetmiyorum) ile de değişir. Yani nicelik (nüfus) ortalamamızın niteliğinin olumlu veya olumsuz yönde gelişmesinin doğal bir kuralı/sınırı yoktur. Bu niteliği ve yaşam kalitesini biz belirleriz.
- Biz bu nicelik ve nitelikteki nüfus için tarım politikalarımızı saptadık mı?
- Biz bu nicelik ve nitelikteki nüfus için sanayileşme (en genel anlamda sektör bağımsız bilgi teknolojileri, fiziksel üretim vb) politikalarımızı/hedeflerimizi saptadık mı?
- Biz bu nicelik ve nitelikteki nüfus için sağlık politikalarımızı saptadık mı?
- Biz bu nicelik ve nitelikteki nüfus için yazılı hukuk sistemimiz ile yargı sistemimizi tartıştık mı?
- Bunları saptadık da bu saptadıklarımız için eğitim politikalarımızı belirledik mi?
- Kavramsal olarak kent, çevre, doğal yaşam politikalarımızı belirledik mi? Örneğin: Her ne olur ise olsun ormanlar korunur dedik mi?
- Bunları belirledik de kala kala insanlarımızı nerede (örneğin: Batıkent’lerde) yaşatacağımız ile nerede (örneğin: organize sanayiler) çalıştıracağımız mı kaldı?
Sayın Okurlar, nasıl yaşayacağımızı belirlemeden, nerde yaşayacağımız sorusuna geçilir mi? Ki biz siyasi farklılıklarımızdan bağımsız geçtik zaten. Hiçbir zaman, hiç birimiz, Türkiye hatta dünya nasıl olmalı konusunu gerçekten doğru bir biçimde konuşmadık. E işte sonuç bu.
Lütfen ne olur bir defa konudan bağımsız o konu her ne ise önce en temeli düşünelim.
Fotoğraf : Nacho Juárez