Sanat Koronaya İyi Gelir Mi?

Sayın Okurlar, bana göre sanat her zaman her şeye iyi gelir. Sanat hayaldir, düşüncedir, yorumdur. Düşünmeye başladığınız anda ise her şey sonsuzdur, sınırsızdır. Hayal ederseniz, düşünürseniz, yorumlarsanız, o zaman her olaydan bağımsız çözüm üretmeye başlarsınız. Sanat çözümdür. Bu nedenle tarihin her döneminde sanatın / düşüncenin suçlandığını da görebilirsiniz. Sanatçı da, kim bilir belki  siz de suçlu olursunuz. Ama sanat iyi gelir.

Sanatın içinde olmamız için para birinci koşul değil. Sanatın içinde olmamız için icracı -ressam, besteci, yorumcu, yazar vb vb- olmamız da gerekmiyor. Sadece ve sadece sanat denen olguyu içselleştirmemiz gerekiyor. Ona gereksinmemiz olduğunu ve hatta bir çok şeyden fazla gereksinmemiz olduğunu bilmemiz yeterli. Resim galerisine gitmek için ne koleksiyoner, ne ressam olmak şart değil. Sadece bakmayı isteyin yeter. Gidin bakın. Seyredin. Gördüğünüz her detayda ressamı boş verin. İnanın bana kendinize ait o kadar çok şey bulursunuz ki. Ya da kendinize ait olmayan ve olamayacak şeyleri bulur ve belki bunun üzerinde düşünürsünüz. Yaşar Kemal’i okursanız Çukurova’ ya gitmeden gitmiş gibi olursunuz. Sonra pamuğu, sonra da tarımı düşünürsünüz belki. Sonra tüm dünyanın sağlıklı beslenin öğüdünü dinlerken GDO’ ları / kimyasalları düşünürsünüz kimbilir. Ne sınır var ki?

“The Wall” dinlerken hangimizin neyi düşünebileceğini düşünebilir miyiz? “The Wall” dinlemek / yapmak için Roger Waters olmanız da gerekmiyor, Pink Floyd üyesi de. Bugün izole olmamız istenirken ve buna zorunluyken belki de o albümün o yıl (1979) kopuşları, izolasyonu, iletişimsizliği, etkileşimi / etkileşimsizliği anlattığını duyabilirsiniz. Ve geçmişte sadece Bill Gates’in virüs kehanetlerinin olduğunu değil sanatçıların ruhumuza dokunuşlarının varlığını da anlayabiliriz. Daha önemlisi bunu hissedebiliriz. Hele de bugünlerde gençler / yaşlılar / korona derken hangi yaşta olursak olalım Orson Welles / “I know what it is to be young” dinlersek (şarkı sözlerini de bulabilirsiniz) sanatın belki de korona! için ta ne zaman (1984 sanırım) neler anlattığını duyabiliriz biraz da şaşkınlıkla.

Afrodisias’ı gezerken oradaki heykellerin size neler anlattığını hiç düşündünüz mü? Düşünün bugünkü hiçbir teknoloji yokken o taşın nasıl yontulduğunu, bugünkü tıp yokken (iyi mi, kötü mü) o anatomi bilgisinin nereden, nasıl geldiğini? Bunları hissetmek için heykeltraş olmak gerekmiyor. Sadece gitmeyi ve bakmayı isteyin.

Hiçbir şey bizi sanat kadar düşündüremez. Her şey hayal ederek / hissederek başlar ve sonra düşünürsünüz sonra……..

Sinan Çakaloz
İş Analisti

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »