Aslında bu konuyu düşünmenin korona ile bir ilgisi yok. Kendimce bunu hep ifade etmeye çalışıyorum. (Korona çıktı diye düşünmemiz gerekmiyor ülkemiz için.) Ama çok fazla fiziksel izole olunca belki bu sefer düşüncelerimiz açığa çıkar. Bu da bize koronanın faydası olur.
Dünyamız bir bütün. Her bakımdan çok fazla iletişim içindeyiz. İlişkiler görünürde çok karmaşıklaştı. Ekonomi, siyaset globalleşti (mi). Çok uluslu veya uluslararası şirketler (Aslında ikisi çok farklı. Biri mülkiyetin dağılımını, biri faaliyetin dağılımını ifade ediyor. Artık siz hangisini tercih ederseniz) Bu nedenlerle fiziksel değer yaratımının nerede olduğunun önemi tamamen ortadan kalktı denebilir. Şu anda genel olarak evrilmekle beraber çok ağırlıklı olarak kapitalist sistemden başka bir düzen kalmadı. İletişim kavramı değişti. Hukuk değişti. Bir zamanlar medeni hukuk vb. çok klasik temel kavramları konuşurken şu anda yapay zekaya ilişkin hukuk düzenini konuşmak zorundayız ve konuşuluyor da. (Biz konuşmasak da) AB gibi (geleceği tartışılıyor olabilir özellikle şu anda) siyasi birliktelikler var. Ve tüm bu ilişkiler ağının korona olmasaydı da getirdiği tartışılması / çözülmesi gerekli konular var. Eğer tüm bunlar var ise bu kavramların içerisinde biz neredeyiz.
Biz dediğiniz anda durmak zorundayız. Hangi biz. Görünür cevap çok basit, T.C. Devleti vatandaşları. Bu kadar mı, bu kadar basit mi? Bıraktım batı ile doğu / güney doğu, Anadolu farkını, İstanbul’ da Etiler ile Nişantaşı ile Bağcılar, Sultanbeyli aynı biz mi? Mağaza isimleri bile farklı dillerde neredeyse. Hangi biz?
Peki gelir seviyesi farklılığı mı belirleyici olan? Emin misiniz? Aynı gelir seviyesinde olmasına karşın (olumlu veya olumsuz yönde) birbirinden aşırı derecede farklı düşünen (bireysel özgürlük alanlarından bahsetmiyorum) bir toplum değil miyiz? Yani zengin / fakir ayrımı yapıp (eski Türk filmlerinde olduğu gibi) analiz edebilir miyiz Biz’ i?
Peki eğitim seviyesi mi ve hangi eğitim belirleyici olan? Biz aynı üniversitede aynı fizik konusunu işleyip sonra bize bir şey olmaz diyebilenlerin de olduğu bir toplum değil miyi?. Yani o zaman okumuşlar / okumamışlar diye bir ayrım biz’ i analiz etmek için yeterli mi? Bundan daha ötesi kaçımız üniversitelerin bir eğitim kurumu değil, asıl işlevlerinin bilim üretmek olduğu kavramında aynı görüşe sahibiz?
Niteliği kaçımızın öne çıkardığına inanıyorsunuz? Analitik düşünce kaçımızın umurunda? Nedeni doğru saptamadan / çözmeden sonucun düzelmeyeceğini kaçımız düşünüyoruz? (Örneğin: Neden 3 köprü ve iki tünele rağmen trafik hala duruyor İstanbul’ da?)
Doğanın bizden bağımsız ve bizden önce varolduğu ve onu korumak zorunda olduğumuz kavramında kaçımız hemfikiriz? Bizim doğayı değiştirerek değil ona uyum sağlayarak yaşamamız gerektiğini içtenlikle kaçımız düşünüyoruz?
Evet soruyu soralım tekrar, hangi biz olduğumuza dürüstçe karar verebilecek miyiz ve hangi biz ülkemizin geleceği için kararlar alacak?
Bunun korona ile ilgisi yok. Korona bitecek. Biz kalıcıyız.
Sinan Çakaloz
İş Analisti